Mehmet Uçum ‘Ulusal Yargı’yı anlattı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum, sabah saat 05.00’te sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ‘Ulusal Yargı’yı anlattı.
‘YARGI, MİLLET ADINA KARARLARINI VERİR’
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Atalay hakkındaki ‘hak ihlali’ kararını Yargıtay’ın tanımaması ve Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından açıklama yapan Uçum, şunları yazdı:
“Yargı erkinin birinci özelliği, yasama ve yürütme ile birlikte egemenliğin üç temel işlevinden biri olmasıdır. Yargının egemenliğin bir işlevi olmasının iki temel özelliği vardır: Birincisi, yargının kendi görevini yapmasıdır. egemenlik sahipleri adına karar verir.Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu yani milli egemenlik esasına dayanan sistemlerde yargı, kararlarını millete verir, onun adına verir.
‘YARGI YÖNETİMİ DEMOKRATİK MEŞRUİYETE SAHİP OLMALIDIR’
İkincisi ise yargı yönetiminin egemenliği uygulayan iradeye bağlı olmasıdır, yani yargı yönetiminde meşruiyet vardır. Ulusal egemenliğin tamamen halkın iradesiyle kullanıldığı tam demokratik sistemlerde yargı yönetiminin demokratik meşruiyete sahip olması gerekir. Yani yargının yönetimi halkın iradesine bağlı olmalıdır. Bunun için yargı yönetimi yapısının halkın iradesine göre belirlenmesi gerekmektedir. Türkiye’de yargı yönetim kurulu olan HSK’nın yedi üyesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, altı üyesinin ise halk tarafından yeniden seçilen Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi, olması gereken demokratik meşruiyetin bir gereğidir. Adli idarede mevcut. Yargı erkinin ikinci özelliği bağımsızlık ve tarafsızlıktır.
‘YARGI BAĞIMSIZLIĞI İŞLEVSELDİR’
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı kurumsal değil işlevseldir. Başka bir ifadeyle yargının, görevini yerine getirirken ve üstlendiği misyonları yerine getirirken bağımsız ve tarafsız olması gerekir. Yargı bağımsızlığı, ülke içinde yasama, yürütme ve çeşitli güç merkezlerine karşı bağımsızlık anlamına geldiği gibi, ülke dışındaki güç ve otoritelere karşı da bağımsızlık anlamına gelmektedir. Yargının tarafsızlığı, iç ve dış tüm çıkarlara ve her türlü çıkarlara karşı olduğu kadar, çatışmanın taraflarına karşı da tarafsız olmak anlamına gelir.
‘ESAS OLAN ULUSAL YETKİLİLERDİR’
Yargı erkinin yukarıda sayılan niteliklerinin tam olarak uygulandığı durumlarda ülke yargıları ulusal nitelik kazanmaktadır. Hiçbir bağımsız ülke, egemenlik hakkının bir fonksiyonu olan yargısının ulusal karakterinin aşınmasını, zayıflamasını veya ulusal yargı yetkisinin kısmen veya tamamen ülke dışı otoritelere devredilmesini istemez ve kabul edemez. Ulusal yargı yetkisinin kısmen veya tamamen yabancı veya uluslar üstü otoritelere devredildiği durumlarda o ülkenin tam bağımsız olması mümkün değildir. Yani asıl olan ulusal güçlerdir, uluslararası düzenlemeler ve kararlar ikinci plandadır.
‘Milli yargının bulunması, uluslararası sözleşmelere taraf olmayı engellemez’
Elbette ulusal yargının bağımsızlığını esas alan bir ulusal yargıya sahip olmak, uluslararası anlaşmalara taraf olmaya engel değildir. Aynı şekilde ülkelerin uluslararası yargı otoritelerinin hem konu hem de karar verme yetkisi bakımından sınırlı yetkilerini kabul etmeleri mümkündür. Ancak bu bağlar ulusal yargının bağımsızlığını ve vazgeçilmezliğini ortadan kaldıracak veya ulusal yargıyı zayıflatacak şekilde yorumlanamaz ve yorumlanamaz. Burası Ulusal Yargı’dır.” (HABER MERKEZİ)